8 Nisan 2016 Cuma

Fazıl Say/Oda Senfonisi Op.62 (Türkiye Prömiyeri) - Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası(KODA)


Yaklaşık 1.5 aylık uzun sayılabilecek bi aradan sonra tekrar yazıyorum. Aynı hafta içinde 1 sunumum 1 de sınavım olmasına rağmen 2 ayrı konser için bilet aldım-neyse ki sınav iptal oldu-. Bu konserlerin ilkinden bu yazımda bahsedicem.
Konserden son anda haberim olduğu için davetiye ayarlamakta epey geç kaldık ama bulabildik. Aslına bakarsanız hem bir prömiyer olması, hem de Karşıyaka'da olması sebebiyle salonun daha kalabalık olmasını bekliyordum ama yan koltuklar ve balkon nispeten boştu.
KODA'ya gelirsek, yaklaşık 2 senelik yeni bi orkestra olmalarına rağmen Naci Özgüç, Rengim Gökmen gibi hocalarla çalışıyorlar ve sezon içinde birçok konserleri oluyor. Çoğuna katılamıyorum tabi ki fakat en son bu yaz Turgutreis'te D-Marin klasik müzik festivalinde onları dinlemiştim.
Bu konserde de böylesine bi eserin hakkıyla üstesinden geldiklerini düşünüyorum. (Tabi ki Naci hocanın da emeği büyük)





Eser ilk defa geçen sene bu vakitlerde New York'ta Orpheus Oda Orkestrası tarafından icra edilmişti. Bir röportajlarında karakteristiği Türk kültürü ve ezgileri üzerine kurulu bir eser olduğu için çalışırken eserin ruhunu vermekte zorlandıklarını söylemişlerdi. Dinledikten sonra Orpheus'un neden melodiyle ilgili sorunlar yaşadığını daha iyi anladım çünkü bu eserde Say, diğer birçok eserinde kullandığı geleneksel motifleri kullanmış.

Yaklaşık 20 dakikalık olan bu eserde 3 bölüm var:
Introduction
Nocturne
Finale

İlk bölüm 7/8lik ve klasik Türk müziğinde kullanılan ritim kalıpları ve makamlar kullanılmış. İlk bölümün sonları ise bölüm başına göre daha düşük tempoda ve eski İstanbul nostajisi ve melankolisini bize hissettiriyor.
İkinci bölüm, Nocturne, diğer iki bölüme göre daha sakin ve romantik karakterde.
Eski İstanbul'un nostajik atmosferini Final bölümünde daha net görüyoruz. Balkan orijinli dans müzikleri başta olman üzere Osmanlı zamanındaki zengin etnik kültürün kalıntılarından beslenen final bölümü enerjisiyle insanı gerçekten etkiliyor.
Bir diğer dikkatimi çeken taraf ise yaylıların perküsyonda kullanılmış olması. Nereden geliyor bu ses deyip dikkatli baktığımda çelloculardan birinin enstrümanın gövdesine vurarak ses çıkardığını fark ettim. Ne güzeldi o an :)

Oda Senfonisi'ni gerek stil gerekse doku anlamında İstanbul Senfonisi'ne yakın buldum. (Özellikle Nostaji ve Alem Gecesi bölümleriyle). Bi parantez açıp İstanbul Senfonisi'ne değinmeden yazıya devam etmek istemiyorum. Fazıl Say'ın eserleri arasında İstanbul Senfonisi benim için çok önemli bi yere sahip. Bir şeyler üzerine kafa yormaya başladığımdan beri bi şehri güzelleştiren şeylerin kültür, tarih ve insanlar olduğunu düşünürüm. İşte bu eser de İstanbul'u kültür-tarih-insan bazında ele alıyor ve karşımıza mükemmel bi uyum içerisinde İstanbul'u veriyor. Konuyu dağıtmamak adına Oda Senfonisi'ne geri dönersek, konu ve ele alınış biçmi bakımından önemli benzerlikler gördüğümden olacak ki Oda Senfonisi beni tatmin eden bir eser oldu.

Hiç kuşkusuz bu tarz bir eser, kültürümüzün dünyaya temsil edilmesinde önemli bir rol oynuyor.
Milletlerden ziyade kültürlerin ön plana çıktığı şu devirde, bu kültürün içinden gelip yine bu kültürü İstanbuluyla, Mezopotamyasıyla, Nazımıyla, Aşık Veyseliyle dünyaya tanıtmak, bu coğrafyada doğmuş bir sanatçı için önemli bir görevdir ve Fazıl Say bir sanatçı olarak bu görevini layıkıyla yerine getiren bir isimdir.
Dünyaca ünlü konser salonlarında, ünlü müzik eleştirmenleri ve binlerce müzikseverin önünde bu müzik icra ediliyor. Ve sadece klasik Türk müziğini değil aynı zamanda kültürünü de dinleyiciye aktarılıyor. Mozart'tan Janacek'e çoğu besteci kendi kültürel ögelerini evrensel müziğe aktarıp ölümsüzleştiriyorlar.  Hele ki klasik Türk müziği gibi köklü ve zengin bi mirasa sahip çıkıp harmanlayarak dünyaya tanıtan değerli insanlara nasıl "vatan haini" diyebiliyorlar anlamak güç.

Son olarak da yazımı eserin ilk icrasını yapan Orpheus Oda Orkestrası'nın röportajdan aldığım bi alıntıyla bitireyim.

"Fazil likes to try things out,mix genres in his compositional style and use cultural influences from the Middle East, specifically Turkey, in ways similar to Bartok with Hungarian references or Kodaly with Czech ones. We haven't seen the Turkish influence in classical music publically at this high level of art until now. In our changing, globalizing world, he is a very important musician and composer tor bring to a New York stage and the perfect collaborator with Orpheus."



Sevgilerle...